Halk Hikâyelerinde Erzincan


Creative Commons License

Kara R., Uludağ E.

Journal of Literature and Humanities, cilt.1, sa.70, ss.1-14, 2023 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 1 Sayı: 70
  • Basım Tarihi: 2023
  • Doi Numarası: 10.5152/aujfl.2023.23090
  • Dergi Adı: Journal of Literature and Humanities
  • Derginin Tarandığı İndeksler: ERIHPlus, TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.1-14
  • Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Âşıkların tabiriyle, “mâzîde kalmış çeşitli söylentilerin, insanların yaşadığı maceraların derlenip
toplanıp bir araya getirilmesi” olan halk hikâyesi; sözlü gelenek içinde edebiyat açısından önde
gelen dinamikler arasında yer alır. Türk milletinin geçmişten günümüze taşıdığı gelenek, görenek
ve değerleri muhafaza eden halk hikâyeleri bir anlatı türü olarak, kültürel mirasımızın önemli ve
renkli halkalarından birini oluşturur. İçlerinde barındırdığı, dua-beddua, atasözü, deyim, şiir, masal,
efsane, âşık havaları, anlatıcı-dinleyici ilişkisi ile tam bir sözlü kültür hazinesidir. İlk örnekleri âşık
edebiyatının başlangıcı olarak kabul edilen 16. yüzyıldan itibaren âşıkların hayatları etrafında görülmeye
başlanan halk hikâyeleri, eski ve yeni kuşaklar arasında kültürel birikimin aktarılması ve paylaşılmasında
önemli bir yere sahiptir. Anadolu’da göçebelikten yerleşik hayata geçişin ilk edebî
ürünlerinden olan halk hikâyelerinin konusu aşk ve kahramanlıktır. Nazım ve nesir olarak karışık
bir yapı gösteren ve hacim bakımından uzun olmasıyla da diğer halk anlatılarından kolaylıkla ayrılabilen
halk hikâyeleri, Türk halkının kültür değerlerini bünyesinde toplayan önemli türlerden birisidir.
Türk, Arap, İran ve Hint kaynaklı olan, büyük ölçüde âşıklar ve meddahlar tarafından anlatılan,
nazım nesir karışımı anlatmalardır.
Türk halk hikâyelerinde mekân unsuru olarak şehirler, ister itibari, ister gerçek vasıfta olsun mühim
bir yer işgal etmektedir. Gerçek mekânlar içinde ise yerleşim yerlerinin, bilhassa şehirlerin yerleri
belirgin olarak farklılık göstermektedir. Hatta bazı yerleşim yerleri onlarca Türk halk hikâyesinde
ortak mekân olarak kullanılmakta ve seçkin mekânlar olarak ön plana çıkarılmaktadır. Bu
bağlamda Azerbaycan -Kars -Erzurum-Sivas- Tokat -Kayseri-Adana şeridinde anlatılan hikâyelerde
Erzincan şehrimizin önemli bir yeri vardır. Erzincan ili ve çevresinde günümüze kadar 120 civarında
yazılı ve sözlü halk hikâyesi tespit edilmiştir. Aşk konulu Asuman ile Zeycan, Kerem ile Aslı,
Kerem’in Erzincan Bağları, Erzincan Akrep Bağları, Âşık Garip, Yaralı Mahmut, Köroğlu, Abdullah
Han, Arzu ile Kamber, Ahmet ile Mehmet vb. hikâyeler Erzincan ve çevresinde anlatılmış hikâyelerdir.
Bu çalışmada Erzincan’ın merkez olduğu halk hikâyeleri üzerinde durulacaktır.