Marmara Bölgesi’ndeki Lokal Stres Yapıları ve HYPODD Lokasyon Analizleri


Korkusuz Öztürk Y.

Sunum, ss.19, 2016

  • Yayın Türü: Diğer Yayınlar / Sunum
  • Basım Tarihi: 2016
  • Sayfa Sayıları: ss.19
  • Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu çalışma ile, sağ yanal atımlı kayma rejiminin hakim olduğu Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) batı kolunda yer alan Marmara Bölgesi’nde, çoğunlukla normal ve oblik fay mekanizmalarına sahip olan depremlerin meydana geldiği gözlenmiştir.

14 milyon nüfusa sahip olan İstanbul Metropolüne, 15-18 km uzaklıkta yerleşimli olan ve orta kısımlarında önemli bir sismik boşluk içeren Marmara fayının, deprem oluş mekanizmalarını tanımlamak ve sismik tehlikenin boyutlarının anlaşılmasını sağlamak, bölge için büyük önem taşımaktadır.

Bu çalışmanın temel amacı, depremlerin odak noktalarının ve fay mekanizmalarının doğru analizlerini kullanarak, bölgedeki lokal stres durumlarını elde etmenin yanı sıra, mevcut fay geometrisi yönelimlerine katkı sağlamaktır. İlk kez, çok sayıda istasyon kullanılarak küçük depremlerin kaliteli mekanizma çözümlerinin, P-dalgası ilk varışlarından elde edilebilmesi açısından önem arz etmektedir. Bu bağlamda, Marmara Denizi’ndeki merkez havzada bulunan bir deprem kümelenmesi incelenmiş ve daha önceden analizi yapılmış olan beş deprem kümelenmesi de dahil olmak üzere (Korkusuz Öztürk ve diğ. 2015), toplamda 6 lokal bölgede göreceli lokasyon analizleri yapılmıştır. Lokasyonlar ilk olarak hypocenter programı ile belirlenerek stres analizi yapılmış, ardından HYPODD göreceli lokasyon yöntemi ile depremlerin odak noktalarındaki olası kaymalar incelenerek, aslında hypocenter programı kullanılarak düşük rezidüeller ile elde edilmiş olan hassas sonuçların değişmediği ortaya koyulmuştur.

Sonuç olarak, Marmara Bölgesi’nde çok sayıda normal ve gerilme bileşenli fay mekanizmalarının bulunduğu ve depremlerin düşey dizilimlerinin fay geometrilerinin dip açılarını net olarak yansıtmadığı bilgilerine ulaşılmıştır. Tüm bu sonuçlar, Marmara Bölgesi’nin karmaşık stres yapısını daha iyi anlamanın yanı sıra, heterojen stres yapılarının kullanılabileceği 3 boyutlu dinamik deprem modellemeleri için de önemli bir temel oluşturmaktadır.